Aslında 6 Dolar
1 Ocak 2000 Cumartesi
bir
ilişkilerin ıslak bir hâl aldığı günümüz yaşamında;en az ıslaklıkla ilişkiyi atlatmak alabileceğimiz tek tedbir.bir zamanlar yaşanmış aşkların hikayelerinde yüklü duygular yerini gösteri yüklü (söz gelimi) aşka bıraktı.bir şeyleri ispat etmeye çalışırken neyi ispat ettiğimizi bile unutur hâle gelmiştik.her sabah yataktan bugün neyimi gösterebilirim? hangi özelliğimle ön plana çıkabilirim? beni nasıl daha fazla önemserler? sorularıyla kalkıyorduk.
31 Aralık 1999 Cuma
iki
dünyayı dönüştürdüğümüz bu ucuz sirkte cambazlık yapan yaşlı fillerden farksız hâle gelmiştik: dibine kadar depresyondaydık ve seyirciye bunu asla çaktırmamaya çalışıyorduk. kartların en rezil şekilde dağıtıldığı, kazananın, oyunun icadından bile önce belirlendiği, fakat nedense büyük umutlarla sürdürmeye çalıştığımız bir poker oyunuydu bu. klasik pokerdeki mimiksizlik, dünya denen bu kahverengi masada yerini azami gülümsemelere, hatta robotik kahkahalara bırakmıştı. nasıl katlanıyorduk ki tüm bunlara?
ben de işte bu düşüncelerle beynime 9 milimetrelik bir glock mermisi yemişçesine uyandığım o yağmurlu sabah, çok güçlü duygularla, bir karar vermem gerektiğini hissettim. ya toplumun geri kalanı gibi bu güçlü akıntıya kapılıp gidecek, ya da ters yönde yüzmeye çalışarak ölüm provasını hızlandıracaktım.
telefonu elime aldım ve hiç tereddüt etmeden onu aradım.
30 Aralık 1999 Perşembe
üç
Onu aramamla akıntıya kapılma
düşüncesi beni girdap gibi içine çektikten sonra ağzımdan tek
bir cümle çıktı.
"müsait bi yerde evlenebilir
miyiz?
Akıntıya kapılma fikri cazip
geldiğinden değil de ileride bir gün nasıl olsa yine aldığım
karardan sıkılacağım bari bu sefer kötü bir karar alıp ondan
sıkılıp vazgeçmek daha rasyonel bir davranış olacak diye
düşünerek saldım çayıra mevlam kayıra dizeleri eşliğinde
merhaba dedim akıntıdaşlarıma.Tabii hemen hazırlıklara
başladım, ben artık evin reisi aday adayı olarak bunun getirdiği
yükümlülükleri omuzlayıp kündeye getirmek için sıkı bir
çalışmanın ardından gerçek bir 'erkek' profilini adeta zara
pantolonları gibi üzerime yapıştırmıştım.ev geçindirmek için
ne gibi kriterlere sahip olmak gerektiğini geç de olsa anlamış ,
aslında ebeveynlerimizin ne de büyük çabalar sarfettiğine tanık
olmuştum.gerçekten evi geçindirebilecek kıvama geldiğimiz an ev
için alışveriş yaptığımız zaman değil alışverişin ucuz
olanı için ayrı bir çaba gösterdiğimiz zamandır.hazır paket
olarak satılan piyasanın ünlü marka zincirlerinin peynirlerinden
değil kendi ağız tadımıza ve bütçemize uygun olanı,satıcının
bir parçasını bize uzatıp "hmm bu iyimiş,yarısını sar
abi" dediğimiz zaman bu iş olacak demektir.alışveriş
kısmını kolay bir şekilde atlattıktan sonra düz vites araba
kullanmayı,mangalı en kısa sürede sadece doğal malzemelerle
yakabilmeyi,tesbih sallamayı ve daha öğrenmem gereken bir sürü
aşırı derecede yararlı erkeksi bilgileri kobay farenin labirentte
peyniri araştırması gibi ben de araştırıyordum.bu pratikler
eşliğinde günler geçerken o gün geldi ve cevap verme sırası
bendeydi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)